29 Nisan Pazartesi 2024
2 yıl önce

Devlet Bahçeli: Rusya ve Ukrayna ile masaya oturabilecek tek ülke Türkiye'dir

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli TBMM Grup Toplantısı'nda konuştu. Açıklamadan öne çıkan başlıklar şöyle: Çatışma dinamiklerinin yaygınlık kazanması, hakimiyet mücadelelerini yaygınlaşarak ileri bir aşamaya sıçrama emaresi taşıması düşüncemin temelini oluşturmaktadır. Barış ve istikrara duyulan haklı talepler her seferinde kesintiye uğramıştır. Medeniyet ve milletler arasındaki fay hattı, bazen sudan sebeplerle bazen de daha fazlasını elde etme hırsıyla çatlamıştır. Zincirleme felaketleri beraberinde getirmiş, insanlığın umudunu birer birer devirmiştir. Rusya'nın askeri operasyonu uluslararası hukuka, Minsk sürecine bütünüyle terstir. Ukrayna'nın işgali de Soğuk Savaş sonrasının en ciddi krizlerinden birisi olarak sivrilmiştir. Rusya sözünde durmamış, 2014'ten itibaren işgal planlarını aşama aşama takbik etmiştir. Bir devletin toprakları çok tehlikeli bir şekilde saldırıya uğramıştır, bu saldırı bütün vehametiyle sürmektedir. BM, cılız ve zayıf kınama mesajlarından başka hiçbir şey yapamamış, hiçbir irade gösterememiştir. "DONBASS'I UKRAYNA'DAN KOPARMA HAMLESİ BÖLÜCÜLÜKTÜR" Dünya ekonomik yaptırım kararlarıyla oyalanmıştır. Putin'in tarihe yalancı şahitlik yaptırarak işgali haklı çıkarmaya çalışması çelişki içinde bocaladığının göstergesidir. Ayrılıkçı Donbass'ın Rusya'nın parçasının olduğunu söylemesi yanlıştır. Tarihin şahitliğine müracaat edersek Türk milletinin konuşmaya, tarih hatırlatmasının hiçbir devletin ne yüzü ne de cüreti yetecektir. Tarihi gerçekler konuşmaya bir kez başlarsa Türk milletinin okunan fermanını duymayan, dize gelmeyen kalmayacaktır. Değerli arkadaşlarım Donbass'ı Ukrayna'dan koparma hamlesi bölücülüktür. Putin'in Donestk ve Luhansk'ı tanıma kararının ardından ayrılıkçı bölgeye asker sevk ettiği malumunuzdur. Rusya, Ukrayna'nın NATO'ya alınmaması konusunda yazılı güvence talep etmiş fakat alamamıştır. Esasen Ukrayna arada kalmış, güç blokları çemberinde sıkışmış, deyim yerinde filler tepinirken çimenler ezilmiştir. Dün kanlı gündemin üst sıralarında Bosna, Bağdat, Kabil, Şam vardı, bugün Kiev girmiştir. Putin'in muhataplarıyla ters düşmesinden dolayı Ukrayna işgaline mecbur kaldıklarını söylemesi çok yenidir. Ukrayna madem NATO üyesi yapılmayacaktı bunda yıldır ABD tarafından boş vaatlerle avutulmuştur. Bu kapsamda Ukrayna'yı ateş çukuruna çeken bir yanda Rusya iken diğer yanda Batılı ülkeler değil midir? ABD ile AB ülkeleri küresel sahnenin ön tarafında yaptırım kararları açıklarken arka planda müzakere zemini aradıklarını kimse inkar edemeyecek, bize de yutturamayacaktır. Ekonomik, finansal ve siyasi yaptırımların artırılması, Rusya'nın saldırganlığına engel olamamıştır. Batı sürekli top çevirmiş, otomatik pilota bağlanmış kınama mesajlarıyla durumu kurtarmayı zannetmiştir. Bize göre Ukrayna'nın bugüne kadarki talihsizliği bağımsız kararlar alamamış olmasıdır. 2014 yılından itibaren sistematik bir kuşatma, ele geçirme süreci bu ülkeyi rehin almış, felç etmiştir. Donbass bölgesi 8 yıldır kaynayan kazan, patlamaya hazır bombadır. Rusya, Ukrayna üzerinden eski hakimiyet havzalarına tutunmayı hedeflerken ABD de Rus tehlikesine dayanarak ortak tehdit mimarisi etrafında toplamaktadır. Ukrayna kesintisiz devam eden nüfuz ve güç mücadelelerine bahane olan ülkelerden sadece 1 tanesidir. Sürekli savaşlar dönemi kapısı maalesef açılmaktadır. "RUSYA VE UKRAYNA İLE MASAYA OTURABİLECEK TEK ÜLKE TÜRKİYE'DİR" Ukrayna'nın zalim işgali, buna karşı gösterilen etkisiz tepkiler, yeni dünya düzeni hakkında hepimize fikir vermektedir. Rusya'nın Ukrayna'yı işgal etmesi, devletlerarası yeni bir yöntemi de gün ışığına taşımıştır. Rusya'nın BM Güvenlik Konseyi'nde kendisiyle ilgili alınan kınama kararını reddetme hakkı olması çarpıklıktır. Bu kuruluşun baştan aşağı reforma ihtiyacı olduğu ayan beyan ortaya çıkmıştır. İnsanlığın güvenliği 5 devletin çıkarıyla bir ve aynı görülemez. Geldiğimiz aşamada MHP olarak Rusya-Ukrayna arasındaki çatışmaların ivme kaybetmesi maksadıyla Türkiye ve dünya kamuoyuyla paylaşmak istediğimiz görüşlerimiz şunlardır: Ukrayna'nın egemenlik haklarına mutlak surette saygı duyulmalıdır. Çok acil ateşkes rejimi tesis edilmelidir: Rusya askeri unsurlarını geri çekmelidir. Krizin çözülmesi için tek seçenek diplomasi ve diyalogtur. Rusya ve Ukrayna heyetleri arasında mutabakat arayışları önemlidir. Rusya ve Ukrayna ile masaya oturabilecek tek ülke Türkiye'dir. Dostluk ve komşuluk hukukumuz olan hiçbir ülkeyi gözden çıkarmamız mümkün değildir. Türkiye cephe ülkesi olmayacaktır. Milli çıkarlarımız neyi gerektiriyorsa adresimiz ve konumumuz orasıdır. Dış politika hassas bir alandır, milli beka her zaman önceliğimizdir. Putin haksızdır, fakat bu durum ilişkilerimizi zedelememelidir. Biz ondan bundan medet ummayız, savaşın karşısındayız, kalıcı ve köklü barışın yanındayız. Küreselci, eyyamcı değiliz, Türk milliyetçileriyiz. Haksızlık karşısında susmanın dilsiz şeytanlık olduğunu çok iyi biliriz. MUHALEFETE SERT TEPKİ Rusya'nın Ukrayna'ya saldırması sonucunda Batı'nın ikiyüzlülüğü kanıtlanmıştır. AB, Ukrayna krizinde çürük eleştiriden başka hiçbir şey yapmamıştır. Dünyanın geleceği adına endişemiz daha da katlanmıştır. Türkiye, Ukrayna krizinde milli bir duruş sergilemiştir. Ne var ki zillet ittifakı bundan bile rahatsız olmuştur. Çatışmaları neredeyse hükümete fatura edecek kadar gafil hale düşmüşlerdir. Hükümete kara çalanlar İstanbul'a kar yağdığında iki mahalle arasındaki ulaşımı sağlayamadıklarını ne çabuk unutmuşlardır. Rusya'nın operasyonu esnasında CHP Genel Başkanı ile İP Genel Başkanı S-400 aleyhine açıklamalar yapmışlardır. Zillet ittifakının ana ortakları majestelerinin muhalefeti olarak sivrilmiştir. Demokrasinin güvencesi NATO değil milletin tertemiz iradesidir. "MONTRÖ SÖZLEŞMESİ HUSUSUNDA TÜRKİYE'NİN TUTUMU SAĞLAM" Tehdit nereden geliyorsa S-400'ün yönü oraya dönecektir. Tasa etme sayın Kılıçdaroğlu, üzerinde yaşadığımız topraklar dualıdır, bereketlidir. Ne aç kalırız, ne de açıkta yaşarız. Zillet ittifakı yeter ki gölge etmesin, Allah'ın izniyle karanlıkları yarar da çıkarız. Türkiye hür ve bağımsız bir ülkedir, Kılıçdaroğlu hala bu gerçeğin farkında değildir. Ön sıralarda CHP olmak üzere Montrö'yü kasıtlı olarak yanlış yorumlayanlar, Türkiye'nin elini zayıflatmak isteyen çevreler olarak dikkat çekmiştir. Montrö Boğazlar Sözleşmesi'nin 19. maddesinin 1. fıkrasında Türkiye'nin savaşsız olduğu durumlarda gemilerin Karadeniz'e çıkabilecekleri tespit edilmiştir. Montrö Sözleşmesi hususunda Türkiye'nin tutumu sağlam ve berraktır. Küresel ve bölgesel gelişmelerin kurşun gibi ağır olduğu bugünkü ortamda Zillet ittifakının çarpık eleştirileri sorumlu muhalefet anlayışıyla da çelişmektedir. ALTI PARTİNİN GÜÇLENDİRİLMİŞ PARLAMENTER SİSTEM METNİNE TEPKİ Esas olan önce ülkem ve milletim diyebilmektir. 28 Şubat postmodern darbesinin yıldönümünde Ankara'da dizilen güdümlü 6 parti 48 sayfalık bomboş bir metni kamuoyuna açıklamışlardır. Metinde Türkiye, Türk milleti, inanç, irade yoktur. Güçlendirilmiş parlamenter sistem teklifi güçsüzleştiren Türkiye'nin taslak metnidir. Kılıçdaroğlu'na bakarsak 6 partiye tarih bir sorumluluk yüklemiş. 48 sayfalık metnin içeriği tam takır kuru bakırdır. Bu metni tarihi yapan tek şey 28 Şubat zihniyetine uygun olarak güçlendirilmiş istikrarsızlık bildirisi olmasıdır. Yeni bir 28 Şubat bildirisi olarak tarihe geçecektir. Biz uzlaşamama metni olduğu çok açıktır. Devletin güçsüzleştirilmesi amaçlanmaktadır. 1961 anayasası döneminde olduğu gibi OHAL şartlarında devletin mücadele gücünün zayıflatılacağı görülmektedir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'yle ortaya konulan güçlü devlet modeli tersine çevrilerek, parlamenter sistemde gensoru yöntemiyle düşürülebilen hükümetler hedeflenmektedir.

2 yıl önce

Devlet Bahçeli’den Kemal Kılıçdaroğlu’nun Diyarbakır ziyaretine tepki

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Diyarbakır ziyareti sırasında yaptığı konuşmaya tepki gösterdi. Twitter üzerinden CHP Lideri'ne sorular yönelten Bahçeli, şunları söyledi: “DEMOKRAT BİR İMAJ VERMEYE HEVESLENMİŞTİR” “CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Diyarbakır ziyareti, yaşanan ibretlik sahneleri, yapılan ilkesiz açıklamaları, yaygınlaşan itibarsız tavırları deşifre etmekle kalmamış, bölücülüğün CHP bünyesine nasıl tutunduğunu belgelemiş, resmetmiş ve teyit etmiştir. Kılıçdaroğlu, düzenlenen toplantıya katılanlara hitaben gerçekleştirdiği konuşmasının bir yerinde, 'Bana her şeyi açık açık sorabilirsiniz' diyerek sözde demokrat bir imaj vermeye, gerçeklerle bağdaşmayan her düşünceye açık bir profil çizmeye heveslenmiştir. “BÜYÜK KÜRDİSTAN’IN KURULMASINDAN YANA MISIN?” Tarihsel kökü Diyarbakır’da kurulan Akkoyunlulara dayanan bir vatan evladı olarak Kılıçdaroğlu’na benim de sorularım vardır ve cevabını almak en doğal hakkımdır. Sayın Kılıçdaroğlu, madem bu kadar geniş gönüllü ve hazır cevapsın, o zaman hodri meydan. PKK, 1978 yılında, Diyarbakır’ın Lice ilçesinin Fis köyünde birinci sözde kongresinde, Marksist-Leninist çizgide büyük Kürdistan’ın kurulmasını hedef olarak belirlemişti. Sayın Kılıçdaroğlu, dört parçalı büyük Kürdistan’ın kurulmasından yana mısın, değil misin? Açıkla. “CEVABI UZUN UZUN VERMENE GEREK YOK” Terörist Demirtaş’ın annesini ziyaret etmeyi düşünüyorsan, hemen arkasından Şanlıurfa’ya geçip İmralı canisi Abdullah Öcalan’ın ailesini de ziyaret edip onlarla hasret gidermeyi planlıyor musun? Cevabı uzun uzun vermene gerek yok. Evet/hayır demeni yeterli kabul edeceğim. Sayın Kılıçdaroğlu, son sorum şudur: 28 Şubat 2022 tarihinde yuvarlak masa etrafında buluştuğun zillet ortaklarına bağımsız büyük Kürdistan’a taraftar olup olmadıklarını sorup onların gerçek niyetini, kafalarının içinde saklı duran kanaatlerini öğrenmeyi aklından geçiriyor musun? “CHP GENEL BAŞKANI İSTİKRARSIZLIĞIN VE ZALİM EMELLERİN KURYESİDİR” Kemal Kılıçdaroğlu’nun Diyarbakır ziyareti, Türkiye’nin öncülüğünde Antalya Diplomasi Forumu’nda bir araya gelen Rusya Dışişleri Bakanı ile Ukrayna Dışişleri Bakanı’nın ateşkes ve barış arayışını kundaklama girişimidir ve dış bağlantılı siyasi bir operasyondur. Ülkemiz tarihi bir buluşmaya ev sahipliği yapıyorken Kılıçdaroğlu’nu dürte dürte harekete geçirip fitne görevine sevk edenler, hem küresel husumetin hem de bölgesel çatışmaların devamını projelendiren odaklardır. CHP Genel Başkanı istikrarsızlığın ve zalim emellerin kuryesidir. “BİR İYİ BİR DE KÖTÜ HABERİM VAR” Sayın Kılıçdaroğlu, sana bir iyi, bir de kötü haberim var: Kötüden başlayayım, hevesin kursağında kalacak. İyi habere gelince, inanıyorum ki, Rusya ile Ukrayna arasında kalıcı nitelikli çözüm ve barış iklimi eninde sonunda tezahür edecek. Taşeronluğunu yaptığın çıkarcı dostlarına söyle, Türkiye’nin önünü hiç kimse kesemeyecek."

2 yıl önce

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli: Türk Tabipler Birliği hipokrat yeminlerini çiğneyen yüz karalarıdır. Gitmesi gereken birileri varsa TTB yönetimindeki bir avuç bölücü, Türkiye karşıtlarıdır.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Bahçeli'nin açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle: "Türkiye sağlık alanında övgüyle bahsedilen bir başarı yakalamışsa bunun ilk halkasında doğru yönetim vardır. Başta doktorlarımız sağlık çalışanlarımızın haklı taleplerinin bilincindeyiz. Sayın Cumhurbaşkanımızın açıkladığı 5 müjde çok değerli ve önemli. TÜRK TABİPLER BİRLİĞİNE SERT TEPKİ Türk Tabipler Birliği (TTB) Hipokrat yeminlerini çiğneyen yüz karalarıdır. Eğer bu ülkeden gitmesi gereken birileri varsa, o da Türk Tabipler Birliği'nin yönetimine çöreklenmiş bir avuç bölücü ve Türkiye karşıtıdır. Hekimlerimiz Türk topraklarını terk ediyor diyorlar. Vatanını seven her hekim görevinin başındadır. BAHÇELİ'DEN ÇANAKKALE MESAJI Uluslararası düzenin yeni çerçevesi Çanakkale'de çizilmiştir. Milletler ve medeniyetler mücadelesinin sahnesi Çanakkale'de kurulmuştur. Bu cennet vatanı almak istediler vermedik. Yedi düvel üstümüze geldi, boyun eğmedik. Küresel ve bölgesel senaryolar çöpe atılmıştır. Türk vatanı ve Çanakkale ele geçirilememişti. Bize düşen Çanakkale'den ders almak, ihtiyaç olursa yeni bir destan yazmaktır. KILIÇDAROĞLU'NUN DİYARBAKIR ZİYARETİ CHP Genel Başkanı Diyarbakır'da, Çanakkale önlerine gelen zalimlerin izinden yürüdüğünü tescilleyerek, 'Tarihimiz kirli, yüzleşmemiz gerekir' konuşmuş. Tarihimize kirli demek namertliktir, nankörlüktür. Türk tarihine kirli demek, PKK terör örgütünün vesayeti altında bulunan, Türk ve Türkiye düşmanlarının eline düşen bir zavallının hüsran verici hezeyanıdır. Kılıçdaroğlu Kızılderililerden özür dilediğini açıklamış. Buna diyeceğimiz yoktur. Kızılderililer soykırıma uğramıştır. Kılıçdaroğlu mertse, gözü kesiyorsa ağzında ıslanmış baklayı çıkarsın da görelim. Kılıçdaroğlu ve Zillet İttifakı ortakları unutmasın ki kaynağımız Orta Asya, kökümüz söğüt, kollarımız Çanakkale, gövdemiz Türkiye'dir. Kılıçdaroğlu kendi tarihi ile yüzleşebilir, beklentimiz budur. Onun tarihi Türk tarihi değildir. Kendine güveniyorsa ağzındaki baklayı çıkarsın da duyalım. Söyler misin Türk milleti kimden, neden özür dileyecek? Nedir senin meselen? UKRAYNA - RUSYA SAVAŞI Barışın dışında ikinci bir seçenek yoktur. Karadeniz'in kuzeyinde yeni bir Suriye çıkarmanın kimseye bir faydası yoktur. Rusya ile Ukrayna'yı kapsamına alan ateşkes rejiminin tesisi, kalıcı barış ve çözüm ortamının oluşturulması için tek yol diplomasidir. Türkiye'yi Rusya'ya karşı yaptırımlara zorlayan Batılı ülkelerin tetikçisi olan çevreler, samimi ve dürüst değildir. Bazı siyasi partilerin Rusya'ya ağır yaptırım uygulanmasını istemeleri, sık sık S-400 konusunu gündeme taşımaları, başkalarının ajandalarına müzahir hareket ettiklerinin teyididir. Birini diğerine tercih etme durumumuz yoktur, Rusya ve Ukrayna'da tarafımız barıştır.   1 MİLYON MÜSLÜMAN ÖLDÜRÜLÜRKEN NATO NEREDEYDİ? Irak'ta 1 milyon Müslüman öldürülürken bu insanlar ne yapıyorlardı? NATO Genel Sekreteri nerede geziyordu? Cansız bedeni sahile vuran Aylan bebek ve yaşama zorlanan, açlıktan kaburgaları çıkan çocukları görmeyen gözler bize ne anlatacak? Polonya sınırına yığılan suçsuz ve günahsız Ukraynalılar için küresel vicdan titrerken, milyonlarca gariban Suriye'den, Irak'tan, Afganistan'dan kaçıp sığınacak bir liman ararken, Türkiye dışında kimse ilgi göstermedi. "BUGÜNKÜ CHP..." Sayın Kılıçdaroğlu emojiyi bırak, ergenler gibi davranmaktan vazgeç, emelin nedir, hedefin nedir, kafanın içindeki asıl gündem nedir? Onu söyle. Kılıçdaroğlu sorularım açıktır. Anlamadığın bir yer varsa elbette sorabilirsin. Süren kısıtlıdır, ek süre talebin olursa da, bunu değerlendirmeye hazır olduğumu bilmende yarar vardır. Antalya'da kurulan masa umudun masasıdır, Antalya Zirve'si beklediğimiz barışın ilk adımı olacaktır. Antalya'da kurulan masa umudun masasıdır. Kürt sorununu çözecekmiş. Türkiye'de var olan terör sorunudur. Bu sorunun da kökü kazınacaktır. Kılıçdaroğlu Diyarbakır Anneleri'nin yanına gitmeye cesaret edemedi. Çünkü onlar Kılıçdaroğlu'nun ortağı HDP'nin il binası önündeydi. Bugünkü CHP, HDP'nin kostüm giymiş halidir. Bugünkü CHP, PKK'nın yedek kulübesidir.

2 yıl önce

‘Hazırlıklı olmalıyız’ diyerek uyardı... Devlet Bahçeli: Önümüzde 2 siyasi ve demokratik sınav var

İşte Bahçeli'nin açıklamalarından öne çıkanlar... Aziz dava arkadaşlarım, değerli belediye başkanlarımız, medyamızın değerli temsilcileri, düzenlediğimiz Belediye Başkanları Toplantımızın açılışı nedeniyle sizlerle paylaşacağım görüşlerime geçmeden önce hepinizi selamlıyorum. Yörelerinin umut ışığı, ufuk pırıltısı olan her belediye başkanımızla iftihar ediyor, hepinize hoş geldiniz diyorum. Salgının tesirini kaybetmesinin sonucunda hayat normale dönmüş, siyasi çalışmalarımız da beklenen kıvamına etap etap ulaşmıştır. İl başkanları toplantımızı gerçekleştirdik. Bugün de belediye başkanları toplantımız vesilesiyle Antalya'dayız. Siz değerli arkadaşlarımla kavuşmanın memnuniyetini yaşıyoruz. MHP'nin belediyecilikte marka değeri çok yüksektir çünkü iş bilenin kılıç kuşananındır. 31 Mart 2019'da seçimlerin üzerinden geçen 3 yıllık zaman hepimize göstermiştir ki MHP'nin belediyecilik anlayışı insan odaklıdır. Beka için milli karar, cumhur için istikrar dedik; gece gündüz çalıştık. Cumhur İttifakı dedik, beldelerimizi geliştirmenin, ihya etmenin mücadelesini verdik. 31 Mart 2019 öncesinde Türkiye'nin ehline emanet edilmesini istedik, belediyelerde farkımızı ibra ve ispat ettik. MHP'ye umut bağlayan vatandaşlarımızı mahcup etmedik. Söz verdik, yerine getirdik, vaat ettik, arkasında durduk.  "BELEDİYECİLİKTE PARTİZANLIK OLMAZ, OLMAMALIDIR" Bizde yalan, palavra, umut kalpazanlığı yoktur. Biz MHP'yiz. Özümüz birdir, sözümüz senettir. Belediye yönetimi milletimizin emanetidir. Emanete leke sürmek bizim kitabımızda yazmayacak bir yozlaşma halidir. Bizim belediye başkanlarımız şehirleri, beldeleri kara kışla mücadele ederken Balık yemeyi aklından geçirmez. Bizim belediye başkanlarımız arkasından şehirlerinde deprem yıkımı yaşanmışken tatile giderek kayak yapacak izansız yüzler çıkmaz. Biz milletimiz ne diyorsa ona bakarız. Biz samimiyiz, içimiz bir dışımız bir, gecemiz bir gündüzümüz birdir. Biz dünya saltanatına değil, milletimizin sevdasına talibiz. Belediye yönetimlerinde ayrımcılık olmaz, kayırmacılık olmaz, partizanlık olmaz, olmamalıdır. Bir belediye başkanı yöresinin en mağdur insanını mutlu yapana kadar rahat uyuyamaz. Belediye yönetimlerinin yorulmaya, bahaneler üretmeye hakkı yoktur. Çalışacağız, çalışacağız, bir daha çalışacağız, Allah'ın izniyle hep birlikte başaracağız. Bizi anlamakta zorluk çekenler çıkabilir. Davamızı devamlı anlatacağız, durmayacağız, hatta 'öf' bile demeyeceğiz. Bizi sabote etmek isteyenler çıkabilir, çekinmeyeceğiz. Karamsarlar, kötümserler, kötüler yan yana gelip iftira mevzi kursalar da inandıklarımızdan dünya tersine dönse bile taviz vermeyeceğiz. Hiç kuşkusuz zafer inananlarındır.  "MASKELİ ŞEYTANLARLA, ŞER CEPHELERİYLE İKİ CİHANDA DA HESAPLAŞACAĞIZ" MHP'ye gönül açan hiçbir insanımızı üzmedik, üzmeyeceğiz, buna karşılık maskeli şeytanlarla, şer cepheleriyle iki cihanda da hesaplaşacağız. Biz tarafız, hakikatin, yaşamanın tarafındayız. Biz tarafız, kardeşliğin, kucaklaşmanın tarafındayız. Vicdanımız müsterih, verilemeyecek bir hesabımız yoktur. Sonuna kadar Türk milletinin emrinde ve hizmetindeyiz. Doğruya doğru, yanlışa yanlış diyebilecek siyasetçilerdeniz.  Belediye başkanlarımız üretken bir belediyeciliğin adeta sembolü haline geldiler. Başkaları zillete düştü, sizler millet dediniz. Başkaları hesap yaptı, siz hasbi davrandınız. Adam gibi belediye başkanı oldunuz. MHP'nin belediye başkanları hem insani, hem de siyasi karakterin burcudur. Hepinize teşekkür ediyorum. Nerede sorun varsa oraya el attınız. En küçük tereddütünüz olmasın ki takip ediyorum. Sizlerin başarısı MHP'nin başarısıdır. Sorumluluklarınız fazladır, her durumda vicdan muhasebesi yapacağınızı biliyorum. Omuz omuza mücadele edeceğiz, yolumuzdan sapmayacağız. Daha güçlü bir devlet, daha huzurlu bir gelecek hedefine Cumhur İttifakı ve MHP olarak mutlaka ulaşacağız.  "ÖNÜMÜZDE 2 SİYASİ VE DEMOKRATİK SINAV VAR" Türkiye'nin ve partimizin önünde 2 siyasi sınavın olduğunu ve buna yönelik hazırlık içinde olmamız gerektiğini hatırlatmak isterim. Bunlardan birincisi 2023 yılındaki seçimlerdir. Diğeri de 2024 yılının Mart ayında yapılacak mahalli idareler seçimidir. MHP, Cumhur İttifakı'nın vatan ve millet sevgisiyle ahlaki ilkelerine bağlı ve sadık kalacaktır. MHP, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin ilerleyip güçlenmesi için insanüstü bir çaba gösterecektir. MHP, 2023 yılının Haziran ayında TBMM'de milletvekili sayısını azami düzeyine çıkarıp, Cumhur İttifakı'nın anayasayı değiştirme sayısına ulaşmayı ve Sayın Erdoğan'ın açık bir farkla seçilmesi için olağanüstü çaba gösterecektir. MHP, bölücülüğün kafasını koparma, seferberliğin her türlüsünü yapacak, milli ve yerli bir ekonomisinin tesisi için üzerine düşen sorumlulukları tesis edecektir. Toplumun her kesiminin önerilerinin dikkate alındığı yeni bir anayasanın hazırlanması için çalışacaktır.  30 Ekim 2021 tarihinden itibaren adım adım 2023 temasıyla 9 Aralık 2021 tarihine kadar 81 ilimizin tamamında vatandaşlarımızla birebir temas kurduk. Elbette yerimizde saymayacağız, devamlı daha iyisini yapmayı düşüneceğiz. En son seçimlerde CHP'nin sandıktan 1. çıktığı 6 il ve 125 ilçeyi kapsamına alan 131 seçim bölgesinde bu partinin gerçek yüzünü, karanlık yönlerini birer birer anlattık. Bütün ilçelerimizde çalışmalarımızı yaygınlaştıracağız. Bu zincirleme çalışmalarımızın hayırlı sonuçlar almaya başlamıştır. CHP'ye oy veren kardeşlerimiz oynanan oyunu görmüş, böylelikle Kılıçdaroğlu ve yönetiminin ipliği pazara çıkmıştır. Sayın Kılıçdaroğlu fazla merak iyi değildir, ne gelirse insanın başına meraktan gelir. Şimdi bu yörük diyarında bir düşüncemi paylaşmak istiyorum. Biz yüzmeyi değil tunmayı biliyoruz. Tunduğumuz yerde de senin gibilerin nasıl boğulduklarını görürüz. Sanırım yüzmeyi seviyorsun, geldiğimiz yerde de senin sandıktan imdat çığlıklarını cümle alem duyacaktır. MHP'nin baraj sorunu olmadığını sen de bölücü ortakların da biliyor. Sayın Kılıçdaroğlu bizi bırak da mahşeri vicdanını nasıl geçeceksin? Milli onurun barajını nasıl geçeceksin? Milli ve manevi emanetlerin barajını nasıl geçeceksin? Sen onu söyle, ona cevap ver. Türkiye'ye kim yanlış yapmışsa, MHP onlarla kıyasıya mücadele edecektir. RUSYA'YA YAPTIRIM TARTIŞMASI: GELSİNLER BUNU OTELCİLERE ANLATSINLAR Enflasyon canavarı başını kaldırdı mı mutlu oluyorlar, bütçe açık verdi mi bayram ediyorlar. Varsın Türkiye zarar görsün hiç umursamıyorlar. Bir kez olsun yerli ve milli duruş sergileyemezler. Bugün açsak yarın doyarız; hayatın şaşmaz doğası budur. Şeker yoksa pancar ekim alanını genişletiriz. Un yetersizse buğday üretimini yükseltiriz. Rusya ile Ukrayna arasında süren savaşın dünyaya çıkardığı fatura çok ağır olmuş, ülkemiz de bundan etkilenmiştir ancak zillet ittifakı bunu görmüyor. Rusya'ya yaptırım uygulansın diye dayatıyorlar. Gelsinler de bunu otelcilerimize anlatsınlar. Yaptırımların olması gerektiğini paylaşsınlar, hodri meydan. Zillet ittifakı figürandır, üstelik emperyalizmin, Türk düşmanlarının figüranlarıdır.  Bu sevimsiz, selamsız Babacan Türk polisine işkenceci diyor. Zillet partileri namerttir ve itibarsızdır. Karamollaoğlu da bize 'Allah akıl versin' demiş. Sayın Karamollaoğlu bizim aklımız bizi yeter. Büyük milletlerin her zaman beka meselesi vardır. Bu hedefe ulaşmak için pek çok badireye göğüs gererler. Türk milleti büyüktür, büyük kalacaktır. Bugün beka sorunlarımız geçmişe nazaran ağırlaşmıştır. İnsanı yaşatmak bekayla ilgilidir. Devlet ise bekasıyla yaşayacaktır. Beka olmadan ucuz yedim, pahalı aldım demek mümkün mü? Beka olmadan siyaset yapmanın bir manası söz konusu mu? Aziz ecdadımız yeri geldi günlerce aç susuz kalıp vatanını müdafaa etti. Nerede fitne varsa zillet oraya yuvarlanmıştır. Zillet ittifakı kafa olarak çölleşmiştir. Atatürk'ün partisi terör örgütleriyle düşüp kalkmaktadır. CHP Genel Başkanı telaş ve korku içindedir. Şuuru kapanmıştır. Bir gün dediğini diğer gün inkar etmektedir. Türkiye bir bütündür, aşılmaz kale gibi yükselir bu oyuna gelmez. Kardeşliğine, birliğine musallat olan bu tehlikeyi elinin tersiyle iter. Bunun hesaplaşma tarihi de 2023 yılının Haziran ayıdır. Kemal Kılıçdaroğlu yönetimi altındaki CHP tanınmaz haldedir. Bunu siyaset zannedecek kadar da ateşle oyun halindedir.

2 yıl önce

Şeker fiyatlarındaki fahiş artış... Devlet Bahçeli: Stokçulardan hesap sorulmalı

İşte Bahçeli'nin açıklamalarından öne çıkanlar... Biliyor ve inanıyoruz ki tomurcuk derdinde olmayan ağaç odundur. Fikir ırmağında ıslanmış her söz önümüze koyulan taştır. Fikrimiz köklüdür, fedakarlığımız aşkındır. Biz ne yapacağını, nereye ulaşacağını bilen ve bu doğrultuda bıçkın bir iradeyle mücadelesini sürdüren Türkiye sevdalılarıyız. MHP'nin vizyonu kısıtlı, kırılgan bir çerçevede tanımlanamaz. Milletimiz ne diyorsa sözümüz odur. 2023 Türkiye'nin kader ve karar yılı, aynı zamanda tarihsel kavşağıdır. Bu bilinçle siyasi faaliyetlerimizi günden güne yaygınlaştırıyoruz. MHP'yi itibarsızlaştırmaya, oy oranının düşüşte olduğunu göstermeye çalışan kim varsa 2023'te nal toplayacak, bozguna uğrayacaktır. Algı operasyonları bize sökmez. Sipariş ve yalan anketler doğru duvarı yıkmaya, milletin iradesine ket vurmaya yetmez, yetmeyecek. Aziz milletimizin iradesi üzerinde hiç kimse ambargo koyamayacaktır. Bizim anketimiz 85 milyon Türk vatandaşının duasıdır, güzel bakışıdır. Bizim hakkımızda tek söz ve karar sahibi büyük Türk milletidir. MHP, Türk milletinin gür sesi, parlak geleceğinin müjdesidir. Biz Türkiye'nin her yerindeyiz, biz vatanımızın her yöresindeyiz. Adım Adım 2023, İlçe İlçe Aydınlatma ve Anlatma Toplantılarımızı geçtiğimiz hafta sonu tamamladık. CHP'nin sandıktan 1. çıktığı 6 il 125 ilçede bu partinin gerçek emel ve hedeflerini açık seçik paylaştık. Parti yönetiminin ne hallere düştüğünü üstüne basa basa ifade ettik. 131 seçim bölgesinde CHP'nin yakalandığı iflah olmaz hastalığı detaylarıyla anlattık. Çalışmalara katılan siz değerli milletvekili arkadaşlarıma çok teşekkür ediyorum. Allah nasip ederse Ramazan Bayramı'nı müteakiben kalan ilçelerimizi ziyaret edip aynı şevkle mücadelemizi sürdüreceğiz. Bu suretle 2023 hedeflerimizi, ülkemiz üzerinde oynanan oyunları aktaracağız. Güçlü siyaset diyeceğiz, kutlu emanete hep birlikte sahip çıkacağız. MHP'nin teşkilatları birbiriyle bağlantılı, farklı siyasi programı başarıyla yerine getirmiştir. Biz çok bilen değil, çok seven ve çalışan, çok inanan bir davanın mensuplarıyız. Gücümüz millet, güvencemiz devlettir. Zillet kervanının önü kesilecekse onun yegane yolu MHP ile Cumhur İttifakı'nın tavizsiz emsalsiz mücadelesidir. Geçtiğimiz hafta sonu MHP'li belediye başkanlarımızla Antalya'da bir araya gelerek ufuk açıcı bir toplantı sürecini gerçekleştirdik. Belediye başkanlarımızın duruşları, tutumları, hem sevindirici bir gelişme hem de gelecek için umut verici demokratik bir fırsat olarak teyit edilmiştir. MHP ve Cumhur İttifakı, Türkiye'nin istikbal aydınlığıdır. Biz 2023 yılının haziran ayına kadar durmayacağız. Sürekli bir adım önde olmanın gayesi ve gayreti içinde olacağız. Fitnecilerin tuzaklarına takılmayacağız. Biz muazzam bir tarihi özümseyerek, Türkiye ve Türk milletinin muasır medeniyetlerin üstüne çıkarmaya Cumhur İttifakı olarak sonuna kadar varız ve buna da kararlıyız. RUSYA-UKRAYNA SAVAŞINDA 34. GÜN Daha adil, daha dengeli, daha hür bir hayat kuşku yok ki her insanın amacıdır. Sosyal gerilimler, siyasal anlaşmazlıklar, huzur ümitlerini sistematik olarak baltalamaktadır. Terörizmin sancıları, başarısız devletlerin savrulmaları, düzensin göçlerin neden olduğu sorunlar artık coğrafyayla bağlantılı değildir. Bugünkü dünya tablosunda sayıları 85 milyona ulaşan mülteci durumuna düşmüş, yurtlarından ve yuvalarından kopmuşlardır. Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle Türkiye'ye sığınanların sayısı 60 bini bulmuştur. Silahların konuştuğu yerde insanlık susmaktadır. Elbette haklı bir bahanesi olmayan hiçbir savaşın kazananı olmayacaktır. Neticesi ne olursa olsun her savaşın kaybedeni insani değerlerdir. Rusya dünya doğal gaz rezervlerinin dörtte birine sahiptir. Küresel gıda ihracatının neredeyse yüzde 25'i Rusya'nın tekelindedir. Rusya ve Ukrayna hükümetlerinin buğday ihracatını durdurduklarını açıklaması bazı ülkeler için felaket habercisidir. Küresel ticaretin sekteye uğraması, ekonomik faaliyetlerdeki daralmalar, beka düzeyinde bir tehdittir. Türkiye'nin 3 ana başlık altında acil ve stratejik tedbirler alması milli bir zaruret olarak karşımızdadır. Gıda güvenliğinin sağlanması şarttır. Konuyla ilgili Sayın Cumhurbaşkanımızın açıklamaları milletimizi rahatlatmaktadır. Hem doyacağız, hem doyuracağız, hem de kendi kendimize yetebilen bir ülke olacağız. Çiftçilerimizi desteklemek zorundayız. Tarım sektörünün teknoloji kullanabilen, ihracat kapasitesi yüksek bir yapıya kavuşturulması esastır. Üretici örgütlerinin güçlendirilmesine, pazarlama ağlarının genişletilmesine ağırlık verilmelidir. Ülkemiz şartlarına uygun yüksek verim ve kalitede tohum, fide, fidan üretimi desteklenmelidir. "TARIM KENTLERİ KURULMALI" Tarım kentleri kurulmalıdır. Ülkemizde gıda güvenliği çağdaş normlara ulaştırılmalıdır. 2. stratejik tedbir olarak enerji arz güvenliğinin temin edilmesidir. Bizim enerji politikamızın temel amacı şudur; Yerli enerji kaynaklarının verimli kullanılması, yeni enerji teknolojilerinin üretecek yetkinliğe ulaşılması. Karadeniz'de keşfedilen doğal gaz kaynağı, Doğu Akdeniz'de bulunacak yüksek rezerv ülkemizin elini güçlendirecektir. Türkiye hiç kimseye el açacak, ona buna minnet edecek bir ülke değildir. Türkiye tahıl harmanıdır. Milli seferberlik ruhuyla stratejik tehditlerin önüne geçilmesi herkesin müşterek görevidir.  ŞEKERDE STOK TARTIŞMASI Ayçiçek yağından sonra şeker fiyatlarında yaşanan artışların gerçekçi bir dayanağı yoktur. 2 hafta içinde 7 liradan 19 liraya çıkması pis bir kumpasın dış bağlantıyla servis edilmesinden başka bir şey değildir. Fiyat artış beklentisi, şeker stoklayan fırsatçıların gözünü hırs bürümesi birden bire şekeri tartışmalı hale getirmiştir. Şu anda şeker eksiği değil fazlası mevcuttur. Dini imanı para olan çıkarcılara mutlaka hesap sorulmalı, bunların yırtık yakalarından tutulmalıdır. Ortalığı karıştırmaya çalışanlar bugün farklı ürünlere bel bağlamışlardır. 2023'e kadar bu karanlık kampanya hız kesmeyecek, farklı boyut ve içeriklere bürünerek tehdide devam edecektir. Bunlar Türkiye'nin karşısına dizilen husumet aktörleridir. Zillete düşüp fiyat artışlarından siyasi propaganda konusu çıkarmaya heves edenleri asla iyi niyetli göremeyiz. İSTANBUL'DA RUSYA-UKRAYNA MÜZAKERESİ  Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşın neden olduğu yıkım ve yüksek tansiyon sadece mahut bir bölgeyle sınırlı kalmamış, tesirini pek çok ülkede az ya da çok hissettirmiştir. Türkiye, iki ülke arasında barışın savunucusu, anlaşmanın ve uzlaşmanın arabulucusu olarak tarihi bir rol üstlenmiştir. Bir yanda Putin, diğer yanda Zelenski’nin ülkemizin tutumuna, sürdürdüğü diplomatik performansa güven duyduğu anlaşılmaktadır. Sayın Cumhurbaşkanımızın Rusya Devlet Başkanı Putin ile en son telefon görüşmesinde, iki ülke müzakere heyetlerinin bir sonraki toplantısının İstanbul’da yapılması hususunda görüş birliğine varılmıştır. Ukrayna da bu gelişmeye sıcak yaklaşmıştır. Kremlin Sözcüsü ise, Rusya ve Ukrayna arasındaki barış görüşmelerinin bugünden itibaren başlayabileceğini açıklamıştır. Bu tarihi nitelikli görüşmenin şu sıralar Dolmabahçe'de başlayacağı anlaşılmaktadır. Ateşkes ve barış arayışlarının İstanbul'da ele alınacak olması bizleri umutlandırmış, Türkiye'nin tarafsız politikalarıyla güvenilir bir ülke olduğunu tescillemiştir. Dileğimiz Putin ile Zelenski'nin yüz yüze görüşmelerini İstanbul'da yapmalıdır. Biz çatışmaların son bulmasını, statükonun yeni baştan ele alınmasını arzuluyoruz. Geçmişte Rusya yanlısı olarak mangalda kül bırakmayanlar bugün 1 numaralı Amerikancı kesilmişlerdir. İstanbul Dolmabahçe rıhtımına demirleyen ABD'nin 6. filosuna 17 Temmuz 1968'de saldıranlar utanmadan, sıkılmadan o filonun tayfası, kurşun askeri haline gelmişlerdir. Bunların dünü mü doğruydu? Bize göre bu namertlerin dünü de yanlıştı, bugünü de yanlıştır. Yeri gelir Rusya yanlısı yeri gelir ABD taraftarı olurlar ancak Türkiye'yi hayatlarında ağızlarına alamazlar. Türkiye nerede duruyorsa bunlar karşısında yer alır. Biden devşirmelerinin emperyalizmin kuklalarının, ülkelerimize yönelik kurulmuş tuzak olduğunu artık hiç kimse yok sayamaz. İşte CHP bunların topal siyaset ayağıdır. Zillet İttifakı'nın Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşta Batı bloğuna kandaşlık yapması sırf göze girmek üzere şekillenmiş küstah ve köhne bir sapmadır. Bunlara gelin Türkiye'nin haklarının savunun derseniz öncelikle neyi kazanıp neyi kaybedeceklerine bakarlar. Vatan ve millete yan bakanlara sessiz ve seyirci kalmak şerefli ve onurlu bir davranış mıdır? Biz hiç kimsenin milletine bakmadan, derisinin rengine odaklanmadan ilkelerimiz ne diyorsa Türkiye'nin hakları ne gerektiriyorsa siyasetimizi ona göre belirliyor, ona göre hareket ediyoruz. Biden hem hukuktan hem demokrasiden söz açıp da ülkelerin rejimlerinin değişmesini ne hakla isteyebilmektedir? Dün Türkiye'yi hedef alan Biden'ın bugünkü hedefi Rusya'dır. Okyanusun karşı kıyısından bakınca Türk ve Müslüman çocuklarının ölümü masum bir vaka olarak mı görülüyor? Biz hiçbir ülkenin yanında veya karşısında değiliz, olamayız, olmamalıyız. ABD bu savaştan rahatsız değildir, bilakis uzamasından yanadır. Stratejik çıkarlarına uyan budur. Serseri mayınların kimlerin tuzağı olduğu, işin özünde muamma değildir. Çok dikkatli, temkinli olmak hayati derecede mühimdir. Kanlı savaş NATO'ya yeni bir ruh katmış, öldüğü söylenen beyin yeniden çalışmaya başlamıştır. 6 PARTİNİN SİSTEM TOPLANTISI Zillet ittifakı partileri gündemin gerisinde kalmanın zannediyorum telaşına kapılmış olacaklardır ki, yeni bir toplantıyla günü kurtarmanın peşine düşmüşlerdir. İkinci 28 Şubat bildirisinin toz bulutu içinde zillet ittifakı Türk polisine işkenceci diyen devasız ve edepsiz zihniyetin ev sahipliğinde, ama bu defa Atatürk posterinin duvara asıldığı bir odada, yine yuvarlak masa etrafında bir araya gelmişledir. Daha önceki toplantılarını 6+1 formatında yapan bu partiler, şimdi Kuytulcuları da alarak sayıyı 6+2’ye çıkarmışlardır. Masa altına saklanan sabıkalı ve suçlu sayısı böylelikle ikiye ulaşmıştır. Bu ittifakın adı zillet olduğu kadar aynı zamanda Kuytul ittifakı olarak hafızalara kazınmıştır. Gönül ister ki, dürüst olsunlar, mert olsunlar, HDP ile Kuytul’u da yanlarına alarak yuvarlak masanın çapını genişletsinler. Ne var ki yapamazlar, yapmaya yürekleri yetmez. Altı siyasi partinin ortak imzasıyla yayımlanan bildiride yine hiçbir şey yoktur. Kılıçdaroğlu, “altımız da birbirimize benziyoruz”, derken, Allah var ya doğru bir noktaya temas etmiştir. Bizim de dediğimiz aynısıdır. Ancak yedekte bekleyen, masa altında sıkışıp kalan siyasi bölücülerle münafık soytarı Kuytulu da ihmal etmemesi tavsiye ve temennimizdir. Zillet ittifakı partilerinin ortak açıklaması evlere şenlik, trajikomiktir. Altına imza attıkları metnin bir akıl tutulmasına, vahim bir çarpıklığa ve baştan ayağa tutarsızlığa çanak tuttuğu hakikaten belgelenmiştir. Dünya, Türkiye’nin dış politikadaki stratejik ve mukayeseli yükselişini konuşuyorken, bu zillet ittifakı anlaşılan gelişmeleri tribünden izlemekten, gerçekleri itiraf ve ifadeden aciz ve mahrum kalmıştır. Rusya ile Ukrayna arasındaki krizin, akılcı, tutarlı ve ülkemizin orta ve uzun vadeli stratejik menfaatlerini dikkate alan bir dış politikanın önemini bir kere daha gösterdiğini iddia etmişler ve yüz kızartıcı bir yanlışın faili olmuşlardır. Bunlar hacıyatmaz gibi, düşüp düşüp kalkıyorlar. Ne dediklerini kendileri de bilmiyorlar. Derslerine çalışmıyorlar, densizliklerine aldırmıyorlar. Altı partinin ortak açıklamasında yer bulan bu saçma sapan değerlendirmeye karşı biz de diyoruz ki, hepinize geçmiş olsun, bu yakalandığınız illet hastalık gözünüzü perdelediği gibi, vicdanınızı da pençelemiştir. Yazık size, ayıp size, Türkiye’ye bu kadar mı yabancısınız? Bu zilletin kendine hayrı yoktur, ülkemize hayrı nasıl dokunacaktır? Bunların cüretleri cehaletlerinin eseridir. Kemal Kılçdaroğlu, sözde darbe davalarının sanıklarını tekrar yargılamaktan bahseden selamsız Babacan’ın yüzüne nasıl bakabilmiştir? Buna karşılık cevabı ne olmuştur? Sayın Kılıçdaroğlu, “burunlarından fitil fitil getireceğiz” haykırışını, bu selamsızın gözünün içine baka baka söyle de sözünün arkasında mısın değil misin öğrenelim. Haydi yap da görelim. Yüreğin varsa konuş da gerçek düşünceni bilelim. Birbirlerinin kuyusunu kazan bu ittifakın Türkiye’nin geleceğinde bırakınız söz sahibi olmasını, bunun konuşulması dahi akla ve mantığa bühtandır. Türk milleti bunlara müsaade etmeyecek, 2023 yılının Haziran ayında sandığa gömecektir.   "RAMAZAN, ÜÇ AYLARIN SONUNCUSU, ONBİR AYIN SULTANIDIR" Başı rahmet, ortası mağfiret, sonu ise cehennem azabından kurtuluş olan Ramazan, üç ayların sonuncusu, onbir ayın sultanıdır. Bu hafta sonu müşerref olacağımız bu kutlu ay inananlar için bereket ve bolluk vahası; sabır, merhamet, hoşgörü ve paylaşma mevsimidir. Aynı zamanda ve daha önemlisi, doğru yolun, hak ile batılı birbirinden ayırmanın açık ve parlak bir delili olan yüce kitabımız Kuran-ı Kerim’in indirildiği aydır. Bu ay içinde muhtaç ve yoksul kardeşlerimiz hatırlanmalı, geliri ve imkanı yerinde olan insanlarımız gösterişe düşmeden bu kardeşlerimize yardım ellerini uzatmalıdır. Bilhassa ekonomik durumu elverişli vatandaşlarımızın, temel gıda ürünlerine erişme zorluğu çeken kardeşlerimize, marketlerden alışverişlerini yapabilmeleri için belirli bir parasal tutarı ihtiva eden “Dayanışma ve Kardeşlik Kartı”nı ulaştırmaları Ramazan ayının mana ve ruhuna müzahir bir davranış olacaktır. Nitekim bu kutlu ay yardımlaşma ve paylaşma ayıdır. Bu manevi sorumluluğu yerine getirmek de hepimizin görevidir. İnsanlığın maruz kaldığı belaların dallanıp budaklandığı bir dönemde, nefis terbiyesine, kalp temizliğine, vicdan tefekkürüne, huzur tecellisine çok ihtiyacımız vardır. Bu ihtiyaç hali her geçen gün daha da önem kazanmaktadır. Maalesef insanlık tehlikeli bir girdabın ortasında, çözümü gittikçe karmaşıklaşan girift bir bulmacanın odak noktasındadır. Açlık, yokluk, yoksulluk, yolsuzluk, terör kıtalara ambargo koyarken; ilkel dürtüler, ilkesiz yönetimler, iradesiz yöneticiler, itibarsız zihniyetler ne yazık ki beşeriyetin susadığı barış, refah ve huzur ufkunu da kapatmaktadır. Ramazan ayında sabır ve sükûnet içinde orucumuzu tutup ibadetimizi yaparken, manevi muhasebeyi, insanlığın hal ve gidişatını mutlaka gözden ve gönülden geçirmeliyiz. Bilinmelidir ki, hayallerimizin sınırı yoktur. Ülkülerimizin eşi ve emsali yoktur. Duymayan kulaklara, görmeyen gözlere, mühürlenmiş kalplere tekraren hatırlatırım ki: Biz Türk milletiyiz, biz Türkiye’yiz, biz bin yıllık kardeşliğin bakiyesiyiz, binlerce yıllık Türk tarihinin vicdanıyız. Ramazan ayımızın nice manevi güzelliklere vesile olmasını, mükâfatını yalnızca Allah’tan beklediğimiz oruç ibadetimizin kabulünü içtenlikle niyaz ediyorum. Aziz milletimizin, Türk-İslam dünyasının ve siz değerli arkadaşlarımın Ramazan-ı Şerif-i şimdiden mübarek olsun diyorum. Bu kutlu ayın milli diriliş ve manevi toparlanmanın yanında müstahkem bir uyanışın habercisi olmasını temenni ediyorum. Bu duygu ve düşüncelerle sözlerime son verirken, hepinizi hürmet ve muhabbetle selamlıyor, başarılarla dolu bir hafta geçirmenizi diliyorum.

2 yıl önce

'Hayat pahalılığı geçicidir' Devlet Bahçeli: Pirenin deve yapılmasına duyarsız kalamayız

İşte Bahçeli'nin konuşmasından öne çıkanlar... Merhum Türkeş bey, Türk siyaset ve devlet hayatının muhterem bir yüzüdür. Türkiye'nin zorlu yıllarında sahip olduğu engin tecrübesiyle dikkat çekmiştir. Aramızdan ayrılışının 25. yıldönümünde ona karşı duyduğumuz sevgide herhangi bir zayıflama emaresi görülmemiştir. Bazıları vardır geçmişinin borçlarını geleceğinden ödünç alarak ödemek zorunda kalmıştır. Veremeyeceğimiz hiçbir hesabımız yoktur. Mahcubiyet duyacağımız hiçbir karanlık ilişkimiz de bulunmamaktadır. ANKET ŞİRKETLERİNE TEPKİ: ANKETLERİ YAPARKEN CHP GENEL MERKEZİ'NDE Mİ DOLAŞIYORSUNUZ MHP 53 yıldır tuzakları bozuyor, 53 yıldır Türk İslam ülküsüne leke sürmek isteyenlerin heveslerini kursaklarında bırakıyor. Çünkü davamızın hisarları duayla yapılmıştır. Dün haklıydık, bugün haklıyız, Allah kerim yarın da haklı çıkacağız. Hakkımızı yiyenlerde, halkımızı incitenlerle hem bu dünyada hem mahşerde mutlaka hesaplaşacağız. İkazen söylüyorum MHP oranlara sıkışmaz, barajlarla sınırlanamaz. Türklüğün baraja takılacağını söyleyenler münafıklar korosudur. Devamlı servis edilen algı operasyonlarıyla partimizin eridiğini, inişe geçtiğini açıklayan kokuşmuş araştırma şirketleri; alayınıza soruyorum. Siz anketleri yaparken CHP Genel Merkezi'nde mi dolaşıyorsunuz yoksa Kandil'de mi geziniyorsunuz? Bizim ölümüz bile sizin dirinizi, topunuzu yerle yeksan etmeye yetecektir. Şimdiden haberiniz olsun 2023 Haziran ayında sokağa çıkmaya dahi yüzünüz olmayacaktır. Türklük var olduğu sürece MHP vardır ve olacaktır. Türk milleti tıpkı bir bayrak gibi dalgalandığı sürece 3 hilal de ona eşlik edecektir. İnancımız budur, iddiamız budur, irademiz budur. Hiç kimse yalan anketlerle bize ayar veremez, gözümüzü korkutamaz, ufuk çizgimize karanlık perde çekemez. Biz kendimizden eminiz, aziz milletimize şüphesiz güveniyoruz. Uğrunu şehitler verdiğimiz bu cennet vatanı onun bunun dış bağlantılı oyunlarına teslim edemeyiz. Durduğumuz yer doğrudur, doğrulduğumuz bereketli toprak Türk toprağıdır. MHP bugün çok daha güçlü, çok daha tesirli, çok daha şuurludur ve gelecek Cumhur İttifakı ile birlikte MHP'dedir. "KİMSENİN PROPAGANDA ARACI OLMAYACAĞIZ" Tarih boyunca değişmeyen kural şudur; bir devletin rakiplerine karşı aşırı derecede silahlanması savaş riskini de beraberinde getirmiştir. Hiçbir mağlubiyetin, hiçbir yanlış kararın bahanesi olamaz. Öyle bir dönemdeyiz ki kara propagandalar çatışmanın önündedir. Rusya-Ukrayna savaşında bunu çok açık görmek mümkündür. Yalan haberler, siber müdahaleler, ekonomik manipülasyonlar, diğer araçların tümü devreye alınmaktadır. Buça şehrinde yaşandığı iddia edilen sivil ve masum insanların katledilmesiyle ilgili haberlerin gündeme yansıması her açıdan incelenmeye muhtaç bir meseledir. Mesele ciddi tepkilere neden olmuştur, ayrıca elleri arkadan bağlanarak katledilen sivillerin paylaşılan görüntüleri ilk bakışta insanlık vicdanında infiale yol açmıştır. Karşılaşılan trajik sahnelerin düzmece bir olay mı veya gerçekten bir katliam mı olduğu henüz açıklığa kavuşmamıştır. Biz kimsenin sefil propagandasına refakat edemeyiz. Şuurlu ve uyanık hareket etmek, önümüzdeki sis bulutunun içinde güvenli yol bulmamızı temin edecektir. Burada asıl can alıcı husus Rusya ile Ukrayna arasında süren barış görüşmeleri sırasında sivil katliamların dünya kamuoyuna bomba gibi düşmesidir. Rusya yönetimi Buça'daki katliam iddialarının kurgu ve yalan olduğunu açıklamıştır ancak ABD'den Fransa'ya kadar niyeti bildik ülkeler Buça'da savaş suçunun işlendiğini duyurmuşlardır. Savaşın bitmesine tahammülü olmayan ülkeler iğrenç bir yola başvurmuşlardır. Irak işgalinde kimyasal silahlar gerekçe gösterilmişti. İddiası asılsızdı, bu nedenle süreç kariyerinin kara bir lekesi olarak işaretlenmişti. Irak ordusunun petrol kuyularını bombalayarak çevre yıkımına yol açtığı devamlı gündemde tutulmuştu. Sonraki yıllarda fotoğrafların Fransa sahillerinde çekildiği anlaşılmıştı. Elbette katliam varsa bu kanlı Hadise herhangi bir şaibeye açık kapı bırakmadan tespit edilmişse, sorumlularından hesap sorulması insanlık görevidir. Üzerinde durulması gereken konu neden böyle bir zamanda bu katliam iddiasının gündeme taşınmasıdır. Buna kimler gerek duymuştur? Savaşın şiddet dozajının artışını hedefleyenler vardır ve açıktadır. İSTANBUL'DAKİ RUSYA-UKRAYNA MÜZAKERESİ Özellikle geçtiğimiz hafta Dolmabahçe'de Rusya-Ukrayna temsilcilerinin bir araya gelmeleri pek çok ülkeyi telaşlandırmıştır. Katliam iddialarının bu görüşmeden sonra gündeme gelmesi ya tesadüf ya da kara bir tezgahtır. CHP'nin ne dediği, İP'in neyi üfürdüğü, diğer zillet partilerinin hangi yalanlara başvurduğu önemsizdir. Dünya üzerinde savaşın durmasına, silahların susmasına, masumların hayatta kalmasına Türkiye'den başka hizmet eden ikinci bir ülke görülmemiştir. ZELENSKİ-PUTİN TÜRKİYE'DE GÖRÜŞÜR MÜ? Müzakerelerin nasıl sürdürüleceği kısa sürede anlaşılacaktır. Putin ve Zelenski’nin İstanbul veya Ankara’da birbirlerine el uzatmalarını umuyoruz. Ülkemiz barışın filizlenmesi için hem kendi hem dünya güvenliği için çalışmaktadır. Türkiye ne doğudan ne de batıdan kopacak bir ülkedir. Bizim kitabımızda yüz üstü gelenin sır üstü itilmeyeceği yazılmaktadır. Uzatılan hiçbir el bizim nezdimizde geri çevrilmez. Dünya dünya olur ama dünya, Türksüz olamaz. MACARİSTAN'DA 6 MUHALİF PARTİNİN YENİLGİSİ Dost ve kardeş ülke Pakistan’ın içine çekilmek istendiği anafordan demokratik iradeyle çıkma mücadelesini takdirle karşılıyoruz. Bu ülkenin Başbakanı İmran Han’ın dirayetli ve tavizsiz mücadelesi pek çok ülkeye emsal teşkil edecek karakter ve kararlılık örneğidir. Tunus’ta, halk iradesinin tecelli ettiği Temsilciler Meclis’inin feshedilmesi hukuk ve demokratik ilkelerinin açıkça ihlaline ve hiçe sayılmasına neden olmuştur. Bizim beklentimiz Tunus’un siyasi istikrar ve dengeye kavuşması, halkın tercihlerine saygı gösterilmesidir. Bir başka ele alınması gereken çarpıcı siyasi gelişme Macaristan’da yaşanmıştır. Başbakan Viktor Orban liderliğinde kurulmuş ittifak, muhalif altı partinin ittifakını ters köşeye yatırmış, Soros’u kendi ülkesinde boşa düşürmüş, AB’nin engellerini aşma becerisi göstermiş ve dördüncü defa seçimlerde zafer kazanmıştır. Dış destek ve tazyiklerin işe yaramadığı, başkalarına kurşun askerlik yapanların sonunun iyi olmadığı Macaristan örneğiyle bir kez daha anlaşılmıştır. Ümit ve temenni ederim ki, içimize yuvalanan zillet ittifakının Macaristan’a bakıp sonuç çıkarması, ders ve ibret almasıdır. Milletin dışında ikinci bir dayanak, ikinci bir egemen, bir başka karar ve irade kudreti yoktur, arayanlar, himaye altına girmeye özenenler zilletin ta dibindedir. İktidarın vizesi sandıkta ve bizzat milli irade tarafından verilmektedir. Bunun dışında icazet arayışına çıkanlar, yabancı ülkelerin ağzının içine bakanlar, bana ne düşer diye el avuç ovuşturanlar 85 milyon Türk vatandaşının hakkını hukukunu iki paralık etmek üzere harekete geçmiş siyasi işbirlikçilerdir. Türkiye’nin geleceğini işbirlikçiler değil, iffet, ilke ve irade sahibi Cumhur İttifakı tayin edecektir.  "HAYAT PAHALILIĞI GEÇİCİDİR" Türkiye Cumhuriyeti’nin 100’üncü yıl dönümü büyük gelişmelere, kutlu yükselişlere gebedir. Biz geleceğimizden tasarruf edemeyiz, bu nedenle sorumlu, dikkatli, ağız birliği halinde mücadelemizi sürdürmek durumundayız. Bugünkü şartlarda enflasyon artmış olabilir, hayat pahalılığından şikayet ve sızlanmalar da görülebilir, ama Allah’ın izniyle bunların hepsi geçicidir. Daha huzurlu, daha güvenli, daha müreffeh günlere ulaşabilmek için sabırla, sağduyuyla ve metanetle tarihi yolculuğumuza devamdan başka seçeneğimiz yoktur. Kovid-19’un yaraları henüz sarılmamıştır. Salgının neden olduğu tıkanmalar henüz açılmamıştır. Dünya çapında makroekonomik dengeleri istikrarlı hiçbir ülke, hiçbir devlet de yoktur. Beşeriyete musallat olan hastalık bütün beklentileri bozmuş, bütün dengeleri sarsmış, bütün hedefleri kesintiye uğratmıştır. Çünkü insan ve toplum sağlığının müdafaası için her devlet imkanları nispetinde seferber olmuş, kaynaklar bu uğurda harcanmıştır. "PİRENİN DEVE YAPILMASINA, BİR KAŞIK SUDA FIRTINALAR KOPARILMASINA ASLA DUYARSIZ KALAMAYIZ" Salgın geçti geçiyor derken, 24 Şubat’tan itibaren Rusya ile Ukrayna’nın savaşı enerji ve gıda güvenliğini zedelemiş, bundan mütevellit zincirleme sorunlar bütün coğrafyaları sarmıştır. Objektif bir şekilde diyebiliriz ki, ülkemiz ve tüm dünya benzerine çok az rastlanan bir sınavdan geçmektedir. Bunu görmeden, buna dikkat etmeden, Türkiye ekonomisiyle ilgili felaket tamtamları çalmak; bittik, tükendik, iflas ettik, perişan olduk masalları anlatmak sorumlu bir tavrın alameti olarak değerlendirilemez. Hiç kimsenin mağdur olmasını istemeyiz. Hiç kimsenin aç ve açıkta kalmasına göz yumamayız. Allah nimetin kefilidir, bugün elimizde yoksa, yarın olacağına inanırız. Ancak pirenin deve yapılmasına, bir kaşık suda fırtınalar koparılmasına asla duyarsız, asla ilgisiz kalmayız, kalamayız. "ÇIKAN ENFLASYON ELBİRLİĞİYLE İNDİRİLECEKTİR, DÜN YAPTIK, GENE YAPARIZ" Unutmayalım ki, insan kemale erdikçe tavır ve davranışlarında sükûnete ulaşacak, bu da hüsnü tabiatını gösterecektir. Boşa sallayıp dolu tutmanın merak ve arayışında olanlar suizan içindedir ve zillet çarkına kapılmışlardır. KDV indirimlerine rağmen hala fiyat etiketlerini indirmeyenler insafsızlığın ve izansızlığın pençesindedir. Stokçuluk kanalıyla cebini ve cüzdanını düşünenler ülkesine ve milletine nankörlük ve namertlik yapan fırsatçılardır. Bizim fırsatçılığı, karaborsacılığı geçim kapısı görenler değil faziletli duruşa ve basirete sahip olanlar baş tacımızdır. Çıkan enflasyon elbirliğiyle indirilecektir, dün yaptık, gene yaparız. Hayat pahalılığının üstesinden milli birlik ve dayanışma ruhuyla geliriz. CHP’nin, İP’in ve diğer güdümlü zillet partilerinin küresel ekonomideki sarsıntıların Türkiye’ye yansımasından rant devşirme gayesi ve bunu istismar etme hırsları hastalıklı bir siyasettir. Türk milleti hangi geceyi görmüştür de sabahına çıkamamıştır? Türkiye hangi sorunlara muhatap olmuştur da bunu çözme feraseti sergileyememiştir? CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu haksız ve hayasız eleştiriden başka bugüne kadar ne yapabilmiş, hangi yaraya merhem olabilmiş, taş üstüne taşı ne zaman koyabilmiştir? Acıda yoklar, tasada yoklar, sevinçte yoklar, mücadelede yoklar, fedakarlıkta yoklar, ahlakta yoklar, millikte yoklar, Türkiye’nin hak ve çıkarlarını savunmakta hiç yoklar. Ancak yalan oldu mu varlar, talan oldu mu yarıştılar, iftira oldu mu meydandalar, sahtelik ve yüzsüzlük oldu mu rekor üstüne rekor kırarlar. SEMRA GÜZEL TEPKİSİ: CHP KUZULARIN SESSİZLİĞİNE GÖMÜLMÜŞTÜR Bakarsınız Kobani’ye selam salarlar, bakarsınız PKK/YPG’ye arka çıkarlar, sonra da dönüp biz Kuvayı Milliye’yiz deyip kafalarına geçirdikleri kalpakla fotoğraf verirler. Bu zillet taifesine sesleniyorum, kalpak da taksanız, fistan da giyseniz, masaya da otursanız sizi bekleyen akıbetten, sizin yolunuzu gözleyen mağlubiyetten kurtulamayacaksınız. Cumhurun iradesinden asla kaçamayacaksınız. CHP’si, İP’i, HDP’si ve alayı birden Sorosçu Kavala’yla yatıp kalkıyorlar, terörist Demirtaş’ı cezaevinden çıkarmayı planlıyorlar. Teröristi serbest bırakacağız diyen Kılıçdaroğlu, sorarım sana, gazileri içeri mi tıkacaksın? Şehitlerimizin kemiklerini mi sızlatacaksın? Terörle mücadeleyi mi keseceksin? Türkiye’yi peşinde sürüklendiğin küresel siyaset ve cinayet baronlarına peşkeş mi çekeceksin? Sayın Kılıçdaroğlu, sen aslında çift kişiliksin, birincisi karanlıkta uyanık, ikincisi de aydınlıkta gafilsin. CHP, HDP ile can ciğer kuzu sarması, aynı yumurta ikizidir. Terörist Demirtaş bunların ortak paydasıdır. Ne tuhaftır ki, İP’in başkanı da terörist Demirtaş ile Sorosçu Kavala’nın hukuki süreçlerini şaibeli olarak görüyormuş. Bir teröristin, bir ajanın cezaevinde olmasını, dolambaçlı yollarla adalet ve hukukun olmadığına yormuş. Dokunulmazlığı kaldırılan HDP’li bir milletvekilinin yasa dışı yollardan Suriye’ye geçtiği, terörist arkadaşlarına sığındığı, buna da hiç kimseden ses çıkmadığı anlaşılmaktadır. CHP kuzuların sessizliğine gömülmüştür. İP deseniz, o zaten üç maymunu oynamakla meşguldür. Hukuken ve ne acıdır ki, TBMM üyesi olan bir şahsın terör örgütüne doğrudan katılması üzerine yapılması gereken ilk iş, bu kadının milletvekilliğinin derhal düşürülmesidir. Biz TBMM’de terörist ve terör örgütü sempatizanı görmek, seslerini duymak, aynı havayı teneffüs etmek istemiyoruz. Bir tarafta milletvekili maaşı alıp, diğer tarafta terör kamplarına kaçmak hainliktir. Sayın Kılıçdaroğlu neyi bekliyorsun, neden susuyorsun, haydi bunu da eleştir? Mertsen bu rezalete de tepki göster? Sadece dokunulmazlığı kaldırılmış bir milletvekilinin PKK/YPG’nin arasında ne aradığını, ne yaptığını, Suriye’ye nasıl geçtiğini yürekliysen sor, adamsan üstüne git? Bu vatanın ekmeğini yiyip devletten maaş alanların düşman saflarına irtica etmeleri, buna destek verilmesi, bu kepazeliğe göz yumulması şerefsizlik değildir de nedir? 2023 SEÇİMLERİ ÇAĞRISI: ZAFER TÜRK MİLLETİNİN HANESİNE YAZILACAKTIR Siyasi dolandırıcılığın, siyaset kalpazanlığının hakim olduğu bir düzende, gerçeği haykırmak, maskeleri indirmek iftihar edeceğimiz Ülkücü bir erdemdir. Islanmışın yağmurdan pervası olmaz. İhanetin de milli duruşun karşısında ayakta kalması söz konusu olamaz. Türkiye işin aslında siyaset vasıtasıyla çok ciddi bir tehdit altındadır. Tehdidin adı zillet ittifakıdır. Tehdidin bileşenleri, CHP, İP, HDP ve diğer vagon partilerdir. 2023 yılının Haziran ayında yapılacak Cumhurbaşkanı ve Milletvekili Genel Seçimi’nde doğru ile yanlış, hak ile batıl, sadakat ile sahtelik, millet ile zillet, istiklal ile ihanet arasında bir tercih yapılacaktır. İnanıyorum ki, Türk milleti zillete Türkiye’nin kaç bucak olduğunu gösterecektir. İnanıyorum ki, geliyor gelmekte olanlar tantanasıyla avunanlar, siyaset çöplüğüne atılacaktır. İnanıyorum ki, kazanan Türkiye olacak, zafer Türk milletinin hanesine yazılacaktır. Milliyetçi Hareket Partisi’nin 2023 çağrısı açıktır ve şunlardır: Yeni sistem, güçlü siyaset, milli destek, kutlu emanet; gönüllerde fütüvvet, siyasette müessiriyet, saygıda mecburiyet, sevgide mazhariyet, ekonomide hakkaniyet, mücadelede celadet, terörde mahkûmiyet, zorluklarda mukavemet, diyaloglarda hususiyet, bekada ebediyet, dünyada mevcudiyet, millette memnuniyet, ülkede mensubiyet, insanda meftuniyet, devlette muzafferiyet, zillette mağlubiyet, sandıkta ekseriyet, Cumhur İttifakı’nda da muvaffakiyettir. "POLİSLERİMİZİN TALEPLERİNİN BİLİNCİNDEYİZ" Muhterem Milletvekilleri, Türk Polis Teşkilatımız 177 yıldır milletinin yanında ve hizmetindedir. 4-10 Nisan tarihleri arasında kutladığımız Polis Haftası aynı zamanda bir hatırlamanın, bir gönül almanın, bir vefanın, kahramanlarımıza bir şükranın ifadesidir. Biz Türk polisinin her zaman arkasındayız. Onlar varsa güvendeyiz, onların fedakârlıklarıyla huzur buluyoruz. Polislerimizin mesleki ve özlük haklarıyla ilgili taleplerinin bilincindeyiz ve her zaman da destekçileriyiz. Üzerimize ne düşüyorsa yapmanın azmi içindeyiz. Bu vesileyle Türk Polis Teşkilatı’nın kuruluşunun 177’inci yıl dönümünü kutluyor, bütün polislerimizi kucaklıyorum. Polise, askere saldıran, işkenceci diyen alçaklarla da her zemin ve ortamda mücadele edeceğimizin güvencesini veriyorum. Görevi başında şehit olan kahraman polislerimiz başta olmak üzere, ebediyete irtihal etmiş tüm polislerimize Cenab-ı Allah’tan rahmetler niyaz ediyorum. Gazilerimize ve emeklilik günlerini yaşayan polislerimize uzun, sağlıklı ve bahtiyarlıkla geçecek bir ömür diliyorum. Ayrıca, Macaristan, Azerbaycan ve Almanya’da yapılan Güreş, Jimnastik ve Paralimpik Yüzme Şampiyonalarında göğsümüzü kabartan, al bayrağımızı dalgalandıran, milletimizi sevince boğan evlatlarımızı, ailelerini, antrenörlerimizi, teknik heyetimizi ve federasyon yönetimlerimizi tebrik ediyor, hayırlı uğurlu olsun diyorum. Bu vesileyle, Rıza Kayaalp, Taha Akgül, Yasemin Adar Yiğit, Sümeyya Boyacı, Evin Demirhan Yavuz, Buse Tosun Çavuşoğlu, Yunus Emre Başar, İbrahim Çolak, Ferhat Arıcan, Emre Mutlu ve Ahmet Uyar kardeşlerimin gözlerinden öpüyor, başarılarının artarak devamını diliyorum. Sözlerime son verirken, mübarek Ramazan ayının altıncı gününde oruç ve ibadetlerimizin kabulünü temenni ediyor, hepinizi muhabbetle selamlıyorum.

2 yıl önce

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli: Bizim adayımız bellidir, kaçak güreşmeyin siz de ilan edin adayınızı

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli partisinin grup toplantısında konuştu. Açıklamadan öne çıkan başlıklar şöyle: Hepinizi saygılarımla selamlıyorum. Toplantımızı takip eden aziz vatandaşlarımıza en kalbi selamlarımı iletiyorum. Küresel ve bölgesel gelişmelerin seyrine baktığımızda güçlü bir devlete, köklü bir millet geleneğine sahip olmanın ne kadar önemli olduğu daha iyi görülecektir. Hayatın ve siyasetin olağan akışı içinde sorunlar hiçbir zaman eksik olmayacaktır. Asıl marifet dönem dönem yeşeren sorunlara teslim olmak değil, onları çözecek irade maharetini sergileyebilmektir. Meselenin can alıcı noktası çözümün bir parçası olabilmektir. Aziz Atatürk 1937 yılındaki bir demecinde 'Ben 1919 yılı Mayıs'ında Samsun'a çıktığımda elimde hiçbir maddi güç yoktu. Yalnız yüksek ve manevi bir kuvvet vardı. Ben bu kuvvete güvenerek işe başladım' diyor. Gazi Mustafa Kemal Paşa'nın felaketler ve yokluklar içinde nasıl bir mücadele gösterdiğini detaylarıyla anlatmıştı. Ceplerindeki para 20 yumurta, 1 okka peynir, 10 ekmek almaya güç bela yetmişti. Aldıkları para da borçtu. Bindikleri eski püskü 3 araba vardı. Paraları yoktu, yiyecekleri yoktu, elde yok, avuçta yoktu ancak muazzam bir inançları vardı, taviz vermeyen bir istiklal iradeleri vardı. Esir yaşamaktansa şehadeti göze almış sarsılmaz bir duruşları vardı. Türkiye böylesi bir mücadeleyle taçlandı. "GERÇEKLERİ KÜSTAHÇA ÇARPITIYORLAR" Vatan namustur, namusun fiyatı ve ekonomik değeri ise asla olamayacaktır. Maddi imkansızlıklar içinde kıvranan, düşmanın karşısında imanıyla etten duvar ören askerin ihtiyaçları için Türk milleti seferber olmuştu. Türk milleti bütün maddi ve manevi varlığını vatanı için ortaya koymuştu. Milletten alınan ne varsa cumhuriyetin kuruluşundan sonra hak sahiplerine iade edilmişti. Kılıçdaroğlu'nun geçtiğimiz günlerde 'Atatürk'ü anlamak' konulu ders verdiği medyaya yansımıştı. Bilmediği ve tanımadığı bir kişiyi anlatmaya çalışmak sadece cahillere özgü bir tutumdur. Bugünkü CHP'nin neresi Atatürk'ün CHP'sine benzemektedir? Atatürk inanmış bir Türk milliyetçisidir, Kılıçdaroğlu ve zillet ittifakı kalpsiz ve kapasitesizdir. İradeleri yalçın kayalıkların ardına hapsedilmiş. Bunların aralarında hiçbir fark yoktur. Dünyayı okuyamazlar, çağın gelişmelerini anlayamazlar. Türkiye'nin nereden nereye geldiğini fark edemedikleri için gerçekleri küstahça çarpıtırlar. EKONOMİDEKİ GELİŞMELER Merhum şehidimiz haksızlığa uğramıştı, maalesef bir komploya kurban gitti. Borcu vardı sızlanmadı, yalnızca görevini yaptı. Türk milleti yeri geldi vefasını gösterdi. 27 Temmuz 1922'de şehit Mehmet Kemal Bey'in eşi ve oğluna aylık bağladılar. Haksızlıklar elbet bir gün telafi edilir, ekonomik sıkıntı varsa elbirliğiyle yaparız, hepsini aşarız. Mağduriyet yaşayan varsa devlet dayanışmasıyla hak ettiği sosyal seviyelere mutlaka çıkarırız. Sabırla, metanetle, geleceğimizin çok daha iyi olacağını bilmek ve buna inanmak zorundayız. Akıntıya karşı kürek çekemeyiz. Mesela az yedik, çok yedik meselesi değildir. Bugün yoksa yarın olacaktır, bugün eksikse yarın tamamlanacaktır. Yeter ki Türk milleti ebediyete kadar yaşasın, dursun. Hayat pahalılığı gelip geçicidir. Müslüman'a karamsarlık haramdır. Türkiye'nin zora girmesini siyasal rant olarak görenler, tek kelimeyle kifayetsizdir. Biz bir tas hoşaf, kuru bir ekmek yiyerek Çanakkale'de direnmiş bir milletiz. Kılıçdaroğlu ve zillet ittifakı neyden bahsediyor? Rüyalarının kabusla biteceğini görmeleri mukadderdir. Cumhur İttifakı kalp sefası arayan aziz milletimiz için parlak bir deniz feneridir. Türkiye has bahçemizdir, mıymıntı bir muhalefet olan zillet ittifakı katılaşmış vicdandır, sefalete düşmüş siyasettir. Zamlardan şikayet edip sonra da İstanbul'da ulaşıma yüzde 40 zam yapanlar zillettedir. ADAYLIK TARTIŞMASI Henüz bunlara ajansları icazet vermemiştir. Henüz küresel efendileri bir aday işaret etmemiştir. Bizim adayımız bellidir, peki sizin çürük adayınız ne zaman ortaya çıkacaktır, neyi bekliyorsunuz? Haydi gösterin adayınızı, aciz bir ittifakın Türkiye'yi yönetmesinden bahsetmek mümkün müdür? Bu kadar ayak oyununa, polemiğe ne gerek vardır? Korkmayın, kaçak güreşmeyin, ilan edin adayınızı da boyunuzun ölçüsünü görelim. Devlet memurlarının kapısına dayanan Kılıçdaroğlu ise etap etap Türkiye'nin sabrını test eden zırvadır, zillettir. Türkiye zillete düşmeyecektir. Güvence Cumhur İttifakı'dır. İçinde bulunduğumuz zor günler yakında geride kalacaktır. Suriye'den Ukrayna'ya gördüğümüz gerçekler bu ihtiyacın ne denli mühim olduğunu teyit etmiştir. Devlet, milletiyle güçlüdür. Devlet yoksa barış yoktur, ekonomi yoktur, bağımsızlık yoktur. Bizim yönetim felsefemizin özü devletle millet kaderinin bir ve aynı olmasıdır. "SİYASİ GARABETLET" Geleceği konuşmaktan korkanların geriye takılıp kalmaları bu yüzdendir. Benim onlara da bir tavsiyem olacaktır; gözlerini ufkuna çevirmeseler bile gafil yönetimler elinde zayıflamış milli kimliğin, tahrip olmuş esenliğin, düşülmüş tuzaklarla çözülen millet birliğinin, yabancılaşmayla bozulan değerlerin ve kaybedilen özgüvenin bir büyük milleti nasıl mahkum ettiğini görebilmeleridir. Türkiye ve Türk milleti tarihin en kritik dönemlerinden birisiyle yüz yüzedir. Zillet ittifakının yanlışı da buradadır. Risk ve tehditleri doğru okuyamayan siyasi garabetlerdir. Kuşatılan Türkiye, sarsılan devlet, yozlaşan ahlak, hançerlenen vatan, kaybolan nesiller, çözülen doku maalesef CHP'sinden İP'ine HDP'sinden diğer marjinal partilere kadar hepsinin ortak gayesidir. Önümüzde zorlu bir dönem vardır. Olup biteni seyretmenin, geleceğin analizini yapmadan mevcutla meşgul olmanın kimseye ve Türkiyemize bir katkısı olmayacaktır. Biz hedefleri büyük, hevesleri küçük bir ülke olarak kalamayız. 2023 yılında Cumhur İttifakı'nın kesin zaferinden başka hiçbir siyasi sonuç bizim susuzluğumuzu gideremez. Bizi bilenler bilir, bizi tanıyanlar tanır, biz kendimiz için hiçbir şey aramayız, istemeyiz. Gözlerimiz sonsuzluğa kilitlenirken önümüze çıkan çukurlara düşemeyiz. Heyecanları tükenenlerin, bu hedefi sorgulayacaklarının da farkındayız ancak unutmayalım ki 13 asır önce yola çıkan mesajlar bizi milletler mücadelesinde var edebiliyorsa, bugün söyleyeceklerimiz de neden 13 asır daha taşımasın. Çağlayarak ilerleyen bu yolculuğunda önüne çekilmiş engelleri gün gün aşarak kendi mecrasında büyüyerek akmaya devam edecektir. Mutlaka başarmalıdır, bizim doğru yerde, doğru zamanda ve doğru insanlarla buluşmaktan kastımız da budur. Biz dersimizi tarihten aldık, önümüze tarihi kılavuz olarak koyduk. Partimiz günlük siyasete hiç alet olmamıştır. Popülist siyasetin kirliliğinden hep uzak kalmaya çalışmıştır. Zor, zahmetli bir mücadelenin, sağlam bir karakterin sonucu olacaktır. Bu milliyetçi, ülkücü olmanın kaçınılmaz bir bedelidir. Ancak ve ancak bu bedeli göz önüne alanlar bu yolculuğa çıkabilirler. Sorunlardan ve sıkıntılardan ürkmemek, tuzaklardan ve karanlıklardan uzak durmak lazımdır. Herkes milliyetçi olabilir, hatta olmalıdır. Hepsine saygı duyarız ancak milliyetçiliği hayatın her alanında uygulanabilir bir siyaset olarak benimseyen tek parti MHP'dir. Ülkücüyüm diyen kim varsa ana çatısı MHP'dir. MHP artık bölge ülkelerindeki soydaşlarımızı küresel kargaşadan kurtaracak bir anlayışı da sahiptir. RUSYA-UKRAYNA SAVAŞI Rusya ile Ukrayna arasında yaşanan ve 48. güne giren savaşın bir an evvel çözüme ulaşması samimi dileğimizdir. Savaş baronları silahların susmasına karşıdır. NATO Genel Sekreteri savaşın yıllarca devam edebileceğini dile getirmektedir. Türkiye'den başka ikinci bir ülke aransa dahi bulunamayacaktır, Türkiye'nin devrede olması özellikle ABD ve yanında hizalanmış ülkeleri rahatsız etmektedir. Türkiye barış konusunda nettir. Birleşik Krallık Başbakanı'nın Ukrayna'yı ziyaret edip Zelenski'nin üzerinde psikolojik baskı kurması dikkat çekicidir.

2 yıl önce

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli şehit aileleriyle iftar yaptı

MHP lideri Devlet Bahçeli, parti Genel Merkezi'nde düzenlenen iftar programına katıldı. Şehit ailelerinin konuk olduğu iftara, Bahçeli'nin yanı sıra MHP Genel Başkan Yardımcıları Semih Yalçın ile Mevlüt Karakaya, MHP milletvekilleri ve partililer katıldı. Konuklarla selamlaşan Bahçeli, iftar yemeğinin ardından hatıra fotoğrafları çekindi. https://twitter.com/mhp_bilgi/status/1515387100329390084?s=21&t=xQWxXaBIQamuHeWJAQpUoA

1 2 ... 4 5 6 7 8 9 10 ... 25 26